Kaş-Kekova Turu 23 Nisan 2010

Loading Map....

Tarih/Saat
23/04/2010 - 25/04/2010
08:00 - 20:00

Mekan
Kaş-Kekova


23 Nisan ile oluşan 3 günlük tatil fırsatını değerlendirmek isteyen Bodeka üyeleri olarak Ümran’ın organizasyonu ile Kaş’ta yılın ilk Güney turunu gerçekleştirdik. Turun planlanması aşamasında bir ilk olarak, derneğimizin yeni internet sitesinin www.bodeka.org faaliyetler bölümünde Ümran tarafından açılan tur için katılımcıların kullanıcı adları ile katılmaları sağlandı.
Geçen yıl olduğu gibi Begonvil’den Ufuk Bey’in ücretsiz olarak Bodeka üyelerinin kullanımına sunduğu kayakları ve malzemeleri kullandık ve nefis deniz manzaralı Oreo Otel’de konakladık. İlk başvurularda 12 kişinin gelmesi beklenirken Cuma günü 8 kişi Kaş’ta buluştuk. Cumartesi günü ise yeni katılımlarla sayımız 10’a yükseldi…

Turun organizasyonunu ve liderliğini tam bir sorumluluk duygusu ile üstlenen Ümran’ın günlük tur rotalarımızı haritalar üzerinde önceden çalışmış olması, katılımcıları deneyimlerine göre tekli veya çiftli kayaklara yerleştirmesi, tur boyunca performanslarını izlemesi, balık konusundaki engin bilgisi ve eşsiz pazarlık gücü ile tüm katılımcıların saygısını sevgisini kazandı.
Ümran’ın 3 günlük tur programında yarım günlük ilk gün planı Kekova adası batık şehir, Tersane Koyu ve karşıya Kaleköy’e, ikinci gün planı Batı yönüne Ramazan’ın Koyuna, üçüncü gün ise Doğu yönünde mağaraya kadar devam etmekti… Ama denizin güzel olduğu kadar değişken ve kaprisli olması bizleri bu programda değişiklik yapmaya zorlayacaktı…
Turun diğer neşeli bahriyeli katılımcıları ise: Alican ve eşi Seyran, Aliye, Esra, Özlem, Çiğdem, Semih, Hilal, ben Senem
23 Nisan Cuma öğleden sonra Hilal ve Semih dışında tüm katılımcılar Oreo Otel’de buluştuk ve yarım günlük ilk turumuz için Alican’ın konforlu Vosvos minibüsüne atlayarak Üçağız’ın yolunu tuttuk.

Yoldaki yemyeşil Akdeniz manzarası ile pırıl pırıl güneşin etkisi ve bir an önce denize kavuşma isteğiyle kuvvetli rüzgâr bizi pek kaygılandırmamıştı. Ancak Üçağız’a vardığımızda kuvvetli sağanaklar halinde gelen Batı rüzgârının dalgaları yükselttiğini görünce ilk gün planında değişiklik yaptık.
Yeni rotamız yaklaşık 2 km uzaklıktaki Kaleköy’e gidip dönmek olarak kararlaştırıldı. 2 tekli ve 3 çiftli kayaklarımızı seçerek ilk fotoğrafımız için poz verdik.

Saat 15.00 civarı suya indiğimizde rüzgârın işimizi tahmin ettiğimizden daha fazla zorlaştıracağını anladık. Kuvvetli Batı rüzgârı, dümenleri olmasına karşın kayakların liman girişine yönlendirilmesini zorlaştırıyor, kayakları gezinti teknelerinin demirli durduğu iskeleye doğru sürülüyordu. Yeni bir durum değerlendirmesi yaptık ve suda çıkmak yerine Üçağız’ın Batı yönü körfezi içinde kısa bir tur atıp dönmeye karar verdik. Hız kesen rüzgâr ile körfezi dolaşarak 18.00’de sudan çıktık ve ertesi gün için Poseidon’dan daha sakin bir deniz dileyerek Kaş’a doğru yola çıktık…

Ertesi sabah 8’de kahvaltıya indiğimizde sakin hava ve kıpırtısız deniz ile karşılaştık ve kısa sürede hazırlanıp Hilal ve Semih’in de katılımı ile 10 şen kayakçı, Alican’ın caz melodileri eşliğinde Üçağız’a uçtuk.
Üçağız’da önceki akşamın tersine ayna kadar düz bir deniz bizi şaşırttı ve ilk gün için yaptığımız programı gerçekleştirmeye karar verdik. 2 tek 4 çiftli kayak seçtik ve saat 10.00’da suya inerek Kekova adası kıyılarındaki batık kente doğru kürek çekmeye başladık.

Kekova kıyılarında batık şehir üzerinde verdiğimiz moladan sonra Batı’ya, turkuvaz deniziyle ünlü Tersane Koyu’na yöneldik. Koyun buz gibi sularında verilen yüzme molasının ardından 1 km mesafede bulunan Akvaryum geçidini görmek üzere yola çıktık.
Akvaryum geçidinin etrafındaki adacıkların birindeki bembeyaz taşlardan oluşan kalıntılar çok güzeldi…

Yönümüzü Doğu’ya geçirerek Kaleköy’e yöneldik. Ümran ve Alican’ın etkin pazarlık süreci ile Mehmet’in yerinde karar kıldık ve keyifli bir sohbet eşliğinde çıtır balık ve patateslerimizi yedik.
Yemekten sonra Kale’ye çıkan Semih’in çektiği bu fotoğraf Kekova’nın eşsiz güzellikte bir yer olduğunu kanıtlıyor…

Akşam 16.00 civarında kuvvetlenen rüzgâr ile denizin ortasındaki Likya Kaya Mezarının etrafında dolaşarak Üçağız’a doğru yola çıktık.
Kaş’ta akşam yemeğinde Bi Lokma’da Akdeniz yemeklerini ve mezelerini tattık, hemen yan tarafta yapılmakta olan düğünün oynak havalarına Bi Lokma’nın terasında eşlik ettik. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise Mavi’de çalınan harika rock parçaları ile dans ediyorduk…

3. ve son turumuzda, Kaş’tan erken ayrılanlar ve günü Kaş’ta geçirmek isteyenler nedeniyle 4 kayakçı olarak denize çıktık. Rotamızı Üçağız’ın Batı yönde 6,5 km mesafedeki koy olarak belirledik.
Üçağız Limanı’ndan çıkınca karşılaştığımız göl gibi kıpırtısız deniz ve bizi çevreleyen tüm doğanın dinginliği büyüleyiciydi…

Yolumuz üzerinde kalan ve koya 3 km mesafedeki derenin küçük ve serin kanyonuna da uğradık. Sıcaklığın 5-6 derece düşük olduğu bu ilginç kanyona özellikle sıcak yaz aylarında uğramak çok keyifli oluyor.

Dereden çıkınca kısa mesafedeki koya ulaştık. Buraya ailesiyle yerleşmiş olan Ramazan Bodeka’yı tanıyor ve herkese çok selamı var.
Kısa bir sohbet sonrası Ramazan bize buzluğundaki hazineleri gösterdiğinde, balık üstatları Ümran, Alican ve Hilal seçme işini üstlendiler. Ben konu hakkında bilgi sahibi olmadığı için seçme ve pazarlık sürecini ilgi ve keyifle izliyordum…
Sonunda hazine sandığında 2 barracuda, 3 sokar balığı ve 1 palamut beğenildi. Yine bol salata, patates kızartması ve bira eşliğinde balıklarımızı yedik ve 16.00’da Üçağız’a geri döndük.
Akşam Kaş’tan ayrılırken geçirdiğimiz 3 güzel günün mutluluğu yorgunluğumuzu unutturuyordu.

Etkinlik Fotoğraf Albümü için Tıklayınız

Fotoğraflar: Semih Yılmaz, Alican Oktürk, Senem Yerli