Tarih/Saat
12/08/2012
06:00 - 18:00
Mekan
Göksu
Yeni üyemiz Mehmet’in fikri ve Armi’nin de verdiği gaz ile sabahın köründe bir tur yapmaya karar verdik. Organizasyonumuzu web sitesi ve mailler aracılığı ile yaptık. Tur sabahı 04,45 evden çıkıp 05.30 da derneğe ulaştığımda benden önce gelenler olduğunu gördüm. Cem Hoca, Ali Abi ve Alihan sabah karanlığında hazırdılar ve acaba bizden başka kimse gelir mi diye bekliyorlardı.
Hava yavaş yavaş aydınlanırken ekip tamamlanmış ve sayımız 9’a ulaşmıştı. Güneş doğmadan suda olabilmek için büyük bir hızla kayakları hazırlayıp deniz kenarına getirdik ve 06.40’ta en son ben olmak üzere herkes sudaydı. Tur güzargahı Göksu idi. Dalgasız, dümdüz denizde kürek çekmeye başladık, ilerledikçe olta balıkçılarının da en az bizim kadar erkenci olduklarını gördük. Ne yazık ki menzil rekorları kırabilmek için tüm güçleri ile oltalarını savurduklarını boğazda, açıktan gitmemize rağmen yakınlarımıza düşen bolca olta kurşunu vardı. Herhangi bir yaralanmaya karşı grubu karadan daha da uzaklaştırarak Çubuklu ve Kanlıca’yı geçtik. Bu sırada güneşin ilk ışıkları bize ulaştı. Gökyüzünde etkileyici bir şekilde gri siyah bulutlar vardı ( aynı bulutlar öğleden sonra saatlerinde aşırı yağış ve su basmasına neden olacaktı).
Akıntınında etkisi ile hızlı gidiyorduk, İstanbul daha uyuyordu ve ortam her zamankinden daha sessizdi. Yalıların önünden geçerek hızlı bir şekilde Göksu’ya vardık. Her zaman gittiğimiz ve çay içtiğimiz cafe de, Göksu’da çok sessizdi. Uygun park pozisyonumuzu aldıktan sonra teknelerden yiyecekler çıkmaya başladı. Menüde organik biberden organik eriğe, hamur işinden kuruyemiş kadar bir çok yiyecek vardı ama en ilginci Mehmet’in yaptığı somon wrap ti ki sabah sabah çok iyi geldi. Yeme içme faslı ve fotoğraflar çekildikten sonra dönüşe başladık.
Dönüşte daha yavaş gittik ve daha fazla foto çektik. Akıntının etkili olmaması ise ilginçti. Kanlıca’ya kadar geldik sonra Çubuklu kısmını ise karaya sıfır bir şekilde oltacıların altından gitmeye kadar verdik. Doğru da yapmışız daha güvenli idi. Ardından Çubuklu körfezinde kıyıdan ayrılıp açıktan gitmeye başladık ancak olta balıkçılarının sorumsuzluğunu anlamak mümkün olmadığını söylemek zorundayım. Ucunda 50 gr veya 100gr kurşun ağırlık bulunan oltaları üstümüze üstümüze atıyor olmalarını anlamak mümkün değil. Bu kısmı ancak gruptan 3 kişinin oltalara takılması ve sonrasında misinalardan kurtulmaları için çaba sarfettikten sonra tamamlayabildik. Sabah saat 9.30’da – ki normalde tur başlangıç saatidir- kayıkhane 10 km yapmış olarak geri döndük
Benim için bu turun önemi daha öncede 12 ağustoslarda başıma gelmişti, yeni yaşımı yine sea kayak içinde kutladım, Ayrıca tur günü bölmediği için koca bir pazar günü bana kalmıştı. Başka bir “sabahın körü” turunda buluşmak üzere selamlar.
Çağatay Doğanca