Tarih/Saat
29/10/2013
09:15 - 16:00
Mekan
Boğaz
29 Ekim’de sisli ama güneşli bir sonbahar gününde Boğaz’daydık.
Tur rotasını katılımcı profiline göre ayarlayacaktık, gelen herkes Kavak’a kadar gitme konusunda hemfikir olunca çabukça hazırlanıp 9:20 gibi suya indik. Deniz ayna gibi düz ve parlaktı. Kürek çekmeye başlayınca Baran’ın sözlerinin kürek çekmenin insana keyif vermesinin nedeni hakkında gerçekten fikir verdiğini düşündüm: Suyun üzerinde kayarak gitmenin verdiği hafiflik duygusu, yer çekiminden kurtulma gibi…
Sis öğle saatlerine kadar kalkmadı ama manzara bu haliyle çok güzeldi. Rüzgarın ve akıntının olmaması sayesinde çok rahat bir hızla ilerlememize rağmen 1,5 saatte Anadolu Kavağına ulaştık. Vapur iskelesinin hemen arkasındaki her zamanki mekanımız Yedigül restorana yerleştik ve hafif bir şeyler atıştırdık. 12’de gelen vapurdan hoş bir sürprizle Alper’in eşi Banu ve tatlı kızları Ecenaz ve Melis çıktılar.
Armağan ve Baran işleri nedeniyle Paşabahçe’ye dönüşe geçtiler Alper ve ben gelmişken hemen bir sonraki koydan görebileceğimiz 3. Köprü inşaatına bakmak üzere Keçiliğe doğru devam ettik. Kavak burnunu döner dönmez devasa köprü ayakları ve traşlanmış kıyılarla karşılaştık….
Poyrazköy’de üyelerden Alican ile karşılaştık, ayağını kırmış ve en az 6 ay spor yasakmış. 2010 Kaş turunda yeni doğmuş bebek haliyle gördüğümüz kızı kocaman olmuş!
Havanın erken karardığını hatırlayıp yola çıktık, akşam çökerken Paşabahçe’ye ulaştık.
Dönüş yolunda Keçilikte iki tane yunus gördük, sakince Karadeniz’e doğru yol alıyorlardı…
Yazan Senem Yerli