Fethiye Ölüdeniz Turu 21-23 Nisan 2012

Loading Map....

Tarih/Saat
21/04/2012 - 23/04/2012
08:00 - 20:00

Mekan
Ölüdeniz


Bu sefer ki yolculuk heyecanı, pencereleri dahi açılamayan bir plazada çalışan bende,haftalar öncesinden başladı. Bu tur,geçen sonbaharda yaptığımız 3 günlük Göcek Koyları turunun devam ıolacağından ayrıca heyecanlı idim.

11 kayakcı olmak uzere toplam 14 kisi ile gerçekleştireceğimiz etkinlik için çadır ve bungalow seçenekleri olan Ölüdeniz Lagün’de bir kamping ayarlamış idik. Bir kısmımız uçak ile bir kısmınız araba ile kaldığımız yere ulaşım sağladık.

Göcek turunda yaptığımız gibi kayakları ve malzemeleri Kayaköy’deki Dean’den kiraladık. Tanımayanlar için Dean, Sevencapes adlı firmasında Fethiye ve çevresinde kayak turları düzenleyen bir dostumuz. Kayakların tümü Winderness marka olup 1 ve 2 kişilik olmak üzere çeşitli modellere sahipler. Dean’in kendi düzenlediği tüm turlarda, tur liderliğini kendisinin yapıyor oluşundan olsa gerek kayak ve malzemelerin tümü çok iyi durumda.

Etkinliğin ilkgününde tüm grubun katılımı ile yaklasik 5km uzakliktaki Kayakoy’e doğru trekking yaptik. Fazlaca kaçırılan gözlemeler sonrasında katılımcıların bir kısmını taksi ile dönmek üzere Kayaköy’de bırakırken, biz 9 kişi aynı yoldan döndük.

İkinci gün, kahvaltı öncesi Dean konuştuğumuz üzere tüm kayakları ve malzemeleri kaldığımız yere getirdi. Ölüdeniz Lagünü’nden çıkarak batıya doğru yaptığımız ilk gün rotasında, bizi hafif rüzgârlı bir hava karşıladı. Başlangıçta, bir gün önce Ölüdeniz’den Karaköy’e yaptığımız trekking sırasında kuşbakışı gördüğümüz Soğuksu Koyu’na doğru kürek çeksek de, buranın akşamüstü yüzmek için daha iyi bir tercih olduğuna karar vererek rotamızı Karacaören Adası’na çevirdik. Karacaören Adası civarında kısa süreli olarak dinlendikten sonra istikamet İblis Burnu diyip küreklere sarıldık. Bu sırada üstümüzden geçen kuş sürüsünün oluşturduğu muazzam ses ve görüntü bizi epeyce şaşırttı diyebilirim. İblis Burnu yönünden esen rüzgâr şiddetlinceİblis Burnu’ndan sonraki kıyıları başka bir tura saklayıp dönüşe geçtik. İblis Burnu ile Karacaören Adası arasında deniz kayaklarımızla çıkabileceğiz kumsalı görünce, zil çalan karnımızın sesini de dinleyerek hiç tereddütsüz bir mola verdik. Koydaki büyük yassı kayalık büyük bir ziyafet masası işlevi gördüğünden,bir an kendimi “Gulliver Devler Ülkesinde” gibi hissetmedim değil. Dönüş yolunda Karacaören Adası’na gelmeden yer alan bir kaç mağaraya girdikten sonra Karacaören Adası’nın karşısındaki koyda bulunan restaurantta bir çay molası verdik. Sonrasında ise Gemiler Adası’nın üstünde yeralan kalıntıları seyrederek Soğuksu koyunun bulunduğu bölgede yöneldik. Burada bir süre karaya çıkıp, artık ısınmış olan denizin tadını çıkardık. Akşamüstü Lagün’e girişyaparken yaklaşık 29 km kürek çekmenin yorgunluğu ile güzel bir gün geçirmenin mutluluğu vardı hepimizde.

Akşam bir gün önce keşfettiğimiz Belcekız Plajı’nın sonundaki pidecinin yolunu tuttuk. Pideci dediğime bakmayın, balıktan ete her türlü yemeği yediğimiz ve Ölüdeniz’de bulunduğumuz her gün ziyaret ettiğimiz bu mekandan bahsetmemek olmazdı.

İkinci gün hedefimiz, akşama dönüş yoluna geçeceğimizden daha kısa bir rota olan Kelebekler Vadisi idi. Lagün’den çıkıp, Belcekız Plajı istikametinde kürek çektikten sonra kıyıya çok yakın bir şekilde yol alarak Kelebekler Vadisi’ne doğru kürek çektik. Yanımda, bu güzergâhta bulunan küçük mağaracıklarda, dalga ve güneş ışıklarının birleşimi ile oluşan görüntüyü yansıtacak bir kameranın olmadığına bayağı üzüldüm açıkcası. Sadece muhteşem görüntülere tanık olduğumu belirtmekle yetinebiliyorum. Kelebekler Vadisi’ne girişte hepimizin suratında kocaman bir gülümseme mevcuttu. Vadidedeki şelaleye doğru yaptığımız kısa yürüyüş sonrasında, bir şeyler atıştırıp kayaklarımıza binip vadiye ve kelebeklere el sallayarak dönüşe geçtik. Bu sefer kıyıdan açıkta,doğrudan Lagün’e doğru kürek çektik.

Geri dönüş yolunda ise tüm bu yerlere ölü sezon olarak nitelendirilen Nisan ayı içinde gitmiş olmamızın daha iyi vakit geçirmemizi sağladığını düşündüm. Zaman zaman “turistikfaaliyet!” adı altında yapılan doğa zorbalığına karşı, doğanın ne kadar da güçlü olduğunu düşünürken, bazen de doğanın buna daha ne kadar dayanacağını düşünerek ümitsizliğe kapıldım. Sakin, dalgasız bir denizde, Babadağ’dan havalanan paraşütleri izleyerek 15 km kürek çektiğimiz bu rota ile etkinliği tamamlamış olduk.

Kayaklar: http://www.sevencapes.com/

Yazan Armağan Yıldırım

Etkinlik Fotoğraf Albümü için Tıklayınız