Tarih/Saat
09/10/2011
09:00 - 13:30
Mekan
Boğaz
9 Ekim Pazar günü Çağatay ve ben saat 9.00 da Kayıkhanede buluştuk. Bir haftadır meteorolojinin gök gürültülü sağnak yağmur ve Beykoz’da 31 km/saat lodos tahmini Çağatay ve beni denize çıkmak için kışkırtmıştı.
Tahminler sadece yağmurda başarılı, lodosta ise deniz çarşaftı. Hazırlığımızı yapıp, kayakları ikili taşıyarak otoparktan çıkıyorken otoparkçınının mis gibi çay teklifi bize ani bir fren yaptırdı.Biz sundurmanın altında çayımızı yudumluyor,zavallı kayaklarımız yüklü yolun ortasında ıslanıyordu :))
Deniz 1,5-2 karış çekilmişti. Lodos patlama olasılığı vede çoktandır güney yapmadığımızdan güneye yöneldik.Havanın çok kapalı olması ve yağmurdan dolayı ortada pek gezi teknesi, balıkçı motoru ve kıyı oltacıları yoktu nefis bir sakinlik vardı. Yüzümüze vuran duş fıskıyesi şeklindeki yağmur denizin tuzuyla karışıyor,yağmur sağanağa dönüştüğünde dalgalarda şiddetleniyordu.
2.Boğaz köprüsüne yaklaşırken meşhur akıntı burnu bizeee durun bakalımmm dediii :)) Çağatay benden önce akıntıya sadece biraz oynama fikriyle girdi ve ilerleyip geri döndü. Bense akıntıda ileri yerine, geri gittiğimi hissettiğimde :(( Ya vazgeç geri dönelim dedim. o anda dönmüştüm bile :)) Sanki altımda uçan bir dere benden hızlı akıyordu.
Paşabahçe’ye döndüğümüzde saat 12.00 ve bizi tur kesmemişti. Biraz da Beykoz koyuna doğru giderek tam deşarj olmuş vaziyette saat 13,30 civarı kayıkhaneyi terk ettik. Çağatay’ın özel işinden dolayı ayrıldık.
Otoparkın yanındaki birahanenin alt katı filmciler için kapatılıp düzenleniyor. Cama yazdıkları “Üst kattayız” yazısı bana bira eşiliğinde arnavut ciğeri ve mücveri tatmamı sağladı, manzara harikaydı.
Ümran Birdoğdu